Çocukluk Dönemi Gelişimsel Sorunlar

Çocukluk Dönemi Gelişimsel Sorunlar

ÇOCUKLUK ÇAĞI GELİŞİMSEL SORUNLARI –ANKARA PSİKOLOG

Ayrılık Kaygısı Bozukluğu Nedir?

Ayrılık Kaygısı Bozukluğu; evden, anne babadan veya sevilen kişiden ayrılma veya ayrılma ihtimalini önle­mek için aşırı çaba gösterme; ayrılık durumuna karşı olağandışı kaygı belirtileri ile tepki gösterme durumudur. Kendilerini güvende hissettikleri ortamlarda sorun­suzdurlar ama ayrılık kaygısı nedeniyle hareket alanları daralır ve huzursuzluk günlük etkinlikleri olumsuz etkiler. Ayrılık Kaygısı, çocuğun bağlandığı kişiden ayrılmaya karşı aşırı kaygı tepkisi vermesi olarak tanımlanmaktadır. Bu kaygı, bağlandığı kişiye zarar gelebileceğine veya çocuğu sevdiği kişiden ayıran bir takım felaketlere yönelik gerçek dışı ve sürekli bir endişe durumu; okula gitmeyi, bağlılık figürü olmadan uyumayı istememe veya reddetme; ayrılık konulu kabusların tekrar tekrar ortaya çıkması ve ayrılık durumunda aşırı rahatsızlık veya fiziksel belirtilerle kendisini gösterir. Belirtiler en az 2 haftalık bir süre ile devam etmelidir. Ayrılık kaygısı bozukluğu yaygın değildir ve hem erkekler hem de kızlarda eşit oranlarda görülür. Hemen hemen tüm çocuklar, özellikle de erken çocukluk döneminde bir miktar ayrılık kaygısı gösterirler. Bu yaygınlık düzeyi tanı konulması ve müdahale edilmesinde sorun yaşanmasına neden olmaktadır.

Ayrılık Kaygısı Bozukluğunun Nedenleri Nedir?

Çocuklar, bebeklik döneminde anneleri ya da kendilerine bakan kişi ile aralarında bir sevgi bağı geliştirirler. Bu normal gelişim içerisinde gelişen ve çocuğun gelişimi açısından son derece gerekli sağlıklı bir bağlanmadır. Yaşamın ilk yıllarında çocuğun annesinden veya kendisine bakan kişiden ayrılmaya karşı tepki vermesi ya da ayrılık kaygısı yaşaması normal bir gelişimsel durumdur. Çocuk bu bağlanma sayesinde çevresi ile bir güven ya da güvensizlik ilişkisi kurar. Çocuğun annesi veya kendisine bakan kişi ile güvenli bir bağlanma ilişkisi kurması sonucunda bu ayrılık kaygısı yavaş yavaş azalır ve çocuk bağımsız olmayı öğrenir. Ancak bu bağlanma ilişkisinin güvenli bir şekilde gelişmemesi durumunda çocuğun duyduğu ayrılık kaygısı zamanla azalmak yerine kalıcı hale gelebilir. Ayrılık kaygısı sorunu yaşayan çocuklar için bağlanma terapisi için çocuk psikoloğu desteği alabilirsiniz.

Okul Fobisi (Okul Korkusu) nedir?

Okul reddi olarak da adlandırılan okul fobisi durumunda okula gitmeye karşı mantıksız bir şekilde korku duyulması ve okul zamanı yaklaştıkça yoğun kaygı ve panik belirtileri gösterilmesi ve sonuçta da kısmen veya tümüyle okula gidilememesi söz konusudur. Okul korkusuna sahip çocuk okul vakti yaklaştıkça yoğun bir telaş yaşar ve okula gitmemek için türlü bahaneler uydurur, okula gitmemek için yalvarır, ağlar veya bağırır çağırır. Yoğun bir korku ve kaygı tepkisi sergiler. Mide bulantısı, karın ağrısı, vb. gibi belirtiler görülür. Okula gitme saati geçtikten sonra bu belirtiler kendiliğinden ortadan kalkar.

Okul korkusunun nedenleri nelerdir?

Okul korkusu iki farklı durumdan kaynaklanabilir: okul ortamındaki bazı şeylere karşı duyulan korku (bu durum gerçek okul fobisi olarak adlandırılır) anneden (ya da çocuğa bakan kişiden) ayrılma korkusu (özel bir tür ayrılık kaygısı bozukluğu durumu) Okul reddinin, genel olarak belirgin bir nedeni olmasa da, okul değişikliği, anne babanın hastalanması veya ölümü ya da bir kaza veya hastalık nedeniyle uzun süreli olarak evde kalma gibi durumlardan sonra ortaya çıkması da söz konusu olabilir.

Okul fobisi durumunda neler yapılabilir?

Öncelikle yeni okula başlayan çocukların çoğunun, anneden ilk kez uzun süreli ayrı kalma ve yeni bir ortama alışma gibi nedenlerle sergiledikleri okula gitmeyi istememe durumunun okul fobisi ile karıştırılmaması gereklidir. Okula yeni başlayan çocukların okula gitmeye alışmak için zamana ihtiyaçları vardır ve çoğu çocuk birkaç hafta içerisinde okula alışacaktır. Bu tür yoğun tepkiler veren çocuğun annesinin bir hafta veya on gün süre ile okulda bahçe veya sınıf ortamında çocukla birlikte olması önerilebilir. Ayrıca okula yeni başlayan çocukların okula gitmeye karşı sergiledikleri tepkinin yoğunluğu zaman içerisinde azalacaktır. Halbuki okul fobisi durumunda gösterilen tepkinin yoğunluğunda zaman içerisinde bir azalma söz konusu olmaz ve hatta çocuğun sergilediği tepkilerin yoğunluğunda zaman içerisinde bir artış gözlenebilir.  Çocuğum okula gitmek isteyemiyor. Ne yapmam gerekiyor? yazısında daha detaylı olarak okul fobisi çözümlerine ulaşabilirsiniz.

Yaygın gelişimsel bozukluklar; erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme veya kaybın olduğu bir grup psikolojik bozukluktur. Genel olarak bu bozukluklar gelişimin birçok alanını etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.

Disleksi dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur.

İlkokula başlayan disleksili çocuklarda eğitim alabilecek   zihinsel gelişim henüz tamamlanmadıgı için okuyamazlar, yazamazlar ve matematiksel işlemleri kavramada zorluk çekerler. Ancak bu onların zeka düzeylerinde bir sorun  olduğunu göstermez.

Hatta zeka düzeyi çok yüksek çocuklarda da görülmektedir. Fakat bazen hastalık farkedilmeyebilir

Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından geride bir düzeydedir.

Zeka geriliği tanısı konması için, başlangıcının 18 yaşından önce olması ve ortalamanın altında zeka işlevselliğinin görülmesi, yani uygulanan zeka testinde 70 veya altında IQnun olması gerekir

Hafif derece zeka geriliği: 50-69 arasında zeka bölümü olan çocuklar bu grupta yer alır. Zeka geriliklerinin yaklaşık %85’i bu gruptadır. Genellikle okula başlamadan önce zihinsel yetersizlikleri anne-baba veya çevre tarafından fark edilmez. Bu gruptaki çocukların motor gelişimi genellikle normaldir, bir miktar konuşma geriliği görülür. Günlük yaşamlarında birçok işi kendileri yapabilirler ve ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Yetişkin yaşlarında uygun bir destekle veya denetimle, çoğunlukla da kendi başlarına yaşayabilirler.

Orta derecede zeka geriliği: 35-49 arasında zeka bölümü olan çocuklar bu grupta yer alır. zeka geriliklerinin %10’u bu gruptadır. Bu çocuklarda anlama ve dil yetisi, kendine bakma işlevleri ve motor becerilerde gerilik vardır. Ancak denetimle kişisel bakımlarını yapabilirler ve karmaşık uyumun gerekmediği soysal aktivitelere katılabilirler. Özel eğitim uygulanırsa 2.sınıf düzeyinde okuma yazma ve saymayı öğrenebilirler ama düzeyden ileri gidemezler. Yetişkinlikte yeterli denetimle, fazla beceri istemeyen işlerde çalışabilirler ve toplum yaşamına uyum sağlayabilirler.

Ağır derece zeka geriliği: 20-34 arasında zeka bölümü olan çocuklar bu grupta yer alır. Bu çocuklara çok erken yaşlarda tanı konulur, belirgin motor gerilikleri vardır ve konuşma yetilerini ya geç ve çok az kazanırlar ya da kazanamazlar. Gerekli kendine bakım becerilerinin kazandırılması için eğitilebilirler. Yaşam boyu özel desteğe gereksinim duyarlar ve denetime bağımlı kalırlar.

Çok ağır derecede zeka geriliği: 20’nin altında zeka bölümü olan çocuklar bu grupta yer alır. Bu çocukların çoğunda zeka geriliğine neden olan bir nörolojik sorun vardır. Çoğunda ağır motor gerilik vardır ve bu nedenle hareketsiz kalırlar veya yardımla hareket edebilirler. Kendilerine bakmaları mümkün olmayıp gereksinimleri ancak başkaları tarafından karşılanabilir

  0- 70    Zeka geriliği

 70- 90    Sınır(düşük zeka)

 90-110    Normal

110-120    Normal üstü

120-130    Üstün zeka

130-+      Deha (çok üstün zeka)

Yaygın gelişimsel bozukluklar

Otistik Bozukluk,

Rett Bozukluğu,

Asperger Bozukluğu

Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu.

Otizm

Sosyal ilişkilerin gelişiminde bozukluk, sapmalar gözlenir. Bu belirtiler bireyin ge­lişim düzeyi ve yaşıtlarına göre belirgin farklılık gösterir. Karşılıklı iletişim ve etki­leşimde bozukluk ve sapmalar belirgindir. Başka biri yokmuş gibi veya etrafta hiçbir şey olmuyormuş gibi davranırlar. Annenin yakınlaşmasına, uzaklaşmasına veya bir yabancıya karşı aynı tepkisizliği gösterirler. Başkalarına kapalı olarak kendi ilgi alanlarıyla meşgul olurlar. Etrafla aralarında görünmeyen bir duvar var­mış gibi davranırlar. Kişilerle ilişkileri cansız nesnelerle olduğu gibidir. Kişiyi ger­çek anlamda görmez

Otizm, kişinin, dış dünya gerçeklerinden uzaklaşıp kendi farklı iç dünyasında ya­şaması olarak tanımlanmaktadır. Toplumsal etkileşim, iletişim ve becerilerin temel taşları çocukluk çağındaki gelişim sırasında atılır. Bu alanlardaki sorunlar, gerile­meler, kişinin toplumsal uyumunu bozar, zeka gelişimini ve psikomotor gelişimini etkiler; bozar. Bu nedenle, otistik bozukluktaki belirtiler birçok alandaki sorun­ları kapsar.

Tekrarlayan davranışlar, basmakalıp hareketler kendi çevresinde dönme, nesneleri döndürüp seyretme, dönen eşyalara özel ilgi (çama­şır makinesi, dönen topaç, teyp gibi) el kol sallama, başını vurma, ellerini ısırma gibi kendine zarar verici davranışları içerir.

Erkeklerde kızlar­dan 4-5 kat daha fazla görülmektedir. Ancak kızlarda bozukluğun şiddeti daha fazladır. Her sosyoekonomik düzeyde görülebildiği bildirilmiştir. Başlangıç 3 ya­şından öncedir.  Her zeka düzeyinde görülebilen bir bozukluktur.

Rett bozukluğu

Bu bozuklukta doğumdan sonra normal gelişim ve işlevsellik başladığı halde son­rasında birçok özgül bozukluk gelişmektedir

Amaçlı el hareketleri yerine basmakalıp, tekrar­layıcı, amaçsız el hareketleri (bükme, yıkama) başlar. Düzensiz yürüme ve gövde hareketleri ortaya çıkar ve vücut duruşu bozulur. Otistik bozuklukta görülen be­lirtilerden sosyal ilişkide azalma ve bozulmalar, dil becerilerinin gelişmemesi Rett bozukluğunda da vardır. Bu bozukluk sadece kızlarda görülmektedir

Asperger Sendromu Bozukluğu

Bu bozukluk yaygın gelişimsel bozukluklar başlığı altında incelenmesine rağmen, tanısal geçerliliği konusundaki tartışmalar devam etmektedir. Kısıtlı göz teması kurma, sosyal etkileşimde sınırlılık, karşısındakinin duygularını anlamada zorluk çekme, ses tonu ve yüz ifadelerinde kısıtlılık ve donukluk, tuhaf dil kullanımı, sosyal açıdan içedönüklük, jest ve mimiklerde bozulma belirtileri ile otistik bo­zukluğa benzer. Ancak Asperger bozukluğunda dil gelişimi ve kullanımı normale yakındır ve zihinsel gerilik gözlenmez. Asperger sendromu hakkında detaylı bilgi almak için

Çocukluk Çağı Dezentegratif Bozukluğu

Doğum sonrası dönemde, normal işlev ve gelişim gösteren çocuğun 2-4 yaşların­da başlayan zeka, dil ve sosyal işlevlerinde birkaç ay içinde gelişen bozulma ve gerilemedir. Aynı gerileme motor beceriler için de geçerlidir. İletişim becerilerin­deki gerileme çarpıcıdır

Dikkat Eksikliği

Dikkatini ayrıntılara verememe , okul ödevlerinde , derslerde ve diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapma , dikkatin dağılması , verilen işin-görevin tamamlanamaması, oyuncak ve eşyaların kaybedilmesi , dikkatin dış uyaranlarla çok kolay dağılması , unutkanlık, kendisiyle konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi hissedilmesi belirtilerini içerir. Dikkat eksikliği tedavisi hakkında bilgi alabilirsiniz.

Hiperaktivite (Aşırı Hareketlilik)

Ellerin-ayakların kıpır-kıpır olması , sürekli hareketlilik (koşma , tırmanma), sakin zaman geçirme-oyun oynama zorluğunun olması , çok konuşma belirtilerini içermektedir.

İmpulsivite (Dürtüsellik)

Sırasını bekleme güçlüğü, başkalarının sözünü kesme, oyunun arasına girme, sorulan soru tamamlanmadan cevabını verme belirtilerini içerir. Bu semptomların 7 yaşından önce de bulunması, en az iki ortamda (okulda- evde) bu belirtilerin olması, kişinin veya çocuğun günlük yaşantısını bozacak derecede olması gerekmektedir.

Bunların hepsi bir kişi de ayrı ayrı ya da bir arada görülebilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite ölçmek için moxo testi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Karşı Gelme Bozukluğu

Davranım Bozukluğundan farklı olarak toplum­sal kurallara ve başkalarının temel haklarına saldırı olmadan olumsuz, düşman­ca ve karşı çıkma şeklinde davranışlarla belirli bir yıkıcı davranış bozukluğudur

. KGB’ nda başka­larının haklarına karşı saldırı söz konusu değildir. Ancak erişkinlerle tartışma, inatlaşma, kontrolü kaybetme söz konusudur.

Ankara psikolog hizmetleri ve çocuk psikoloğu destek almak için iletişime geçebilirsiniz.

 

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »
Scroll to Top