Enstrüman Çalmanın Psikolojimize Etkisi

MÜZİK ve ENSTRÜMAN ÇALMANIN PSİKOLOJİK SORUNLARI TEDAVİ ETMEDEKİ GÜCÜ

ENSTRÜMAN ÇALMANIN OEDİPÜS KOMPLEKSİNİ TEDAVİ ETMEDEKİ GÜCÜ

Odipal Çatışma,  tam adıyla Oidipus Kompleksi Freud tarafından ortaya atılmış ve psikanalitik teoriye göre çocuğun karşı cinsteki ebeveyni sahiplenme ve kendine rakip gördüğü hemcinsi olan ebeveyn ile rekabete girmesidir.

 

Sağlıklı iletişim kurabilen ve karşı cins ebeveynini kabul edip yenebilen çocuk bu çatışmayı sağlıklı atlatır ve birey olarak yaşamına doğru ve sağlıklı bir psikoloji ile devam eder, rekabet duygusu yerinde olur ve kendine her koşulda rakip aramaz.

Çocuğun karşı cinsi yenemediği durumlarda negatif olarak ortaya çıkar ve çocuğun ergenlik,yetişkinlik evrelerinde rekabet duygusunu içinde bitiremez ve bir çok şekilde diğer insanlarla ilişkilerinde rekabete meyilli olur.

Bu rekabet kişinin her davranışını etkileyebilir, yaptığı işte, arkadaşlıklarında, duygusal ilişkilerinde hep bir rakip arar ve birilerinin önüne geçmeye çalışır, partnerini, yaptığı işi, arkadaşlarını buna göre seçebilir, rekabette kalmak ve kazanmak kişiye hep bir haz verir ve çocuklukta yenemediği karşı cins ebeveynini içi dünyasında unutamaz ve bu duygunun hep üzerini örtmek için çabalar yani her kişiyi,

nesneyi olayı karşı cins ebeveyni olarak görebilir ve rekabet etmek ister. Duygular karışmış birbirine girmiştir, çocuklukta sağlıklı ilerleyemeyen bu olay böyle sonuçlar doğurabilir.

 

Sırf içinden gelen sevgi duyguları ile değil aynı zamanda aşık olduğu partnerinin başkaları tarafından da çok istenen ve arzulan bir kişi olarak kendinde rekabet duygularına yol açabilecek özellikteki partnerlere aşık olurlar. Bu rekabet duyguları hayatında her alana yansıyabilir. Kendi sevdiği arabayı almayabilir, kendi istediği kıyafeti almayabilir, sırf başkaları ile rekabet edebilmek ve bu rekabeti kazanmak için tüm benliğini unutup her şeyi yapabilir, yalan söyleyebilir, rol yapabilir, ve kazandığını hissettiği anda bu yarışı bitirir ve elindekini bırakabilir. Çünkü burada önemli olan kişinin ne istediği veya ne olduğu değildir, burada onun için önemli olan kazanmaktır ve her zafer, rekabet duygusunun doyumsuzluğu ile daha büyük zafer istediğiyle son bulur. Bu içinden çıkılmaz bir hal alır ve kişi kaybettiğinde büyük bir yıkıma uğrar, kendini yetersiz ve değersiz hisseder, çünkü kişi benliğini tam  oturtamamış ve kendi isteklerini yerine getirememiştir. Bbenlik duygusu kişinin ne olduğu kim olduğu ile alakalıdır, kişinin özüdür, kişinin gerçeğidir. Rekabet için benlik duygusuna uzak kalan kişi kendini tanımaktan uzak kalır ve ne istediğini bilemez bir duruma gelebilir,

Bu yıkım çok büyük boyutta olabilir çünkü ne kadar güçlü, yetenekli olursak olalım birileri bir işi bizden daha iyi yapabilir. Her zaman tam performansta olamayız ve her işi mükemmel yapamayız, her zaman kazanamayız.

Bu çatışmaya müzik ile şu açıdan bakabiliriz,

 

 

 

Müzik evrenseldir ve her canlıda eşsiz olarak ortaya çıkar, tıpkı fiziksel özelliklerimiz ve yeteneklerimiz gibi her canlının çıkardığı ses o canlıya özeldir ve başka bir canlı tarafından tam olarak taklit edilemez, bu sesleri canlılar iletişim,eş arama gibi bir çok yöntem için kullanabilirler, insanda da böyledir her insanın ses frekansı başkadır, her ses rengi farklıdır, ağız, diş, ses telleri ile sonsuz bir kombinasyonla her insanın sesi başkadır.

Enstrüman çalmakta böyledir diyebiliriz,

İnsanlar bir enstrüman çalmaya yönelebilirler, yetenekleri doğrultusunda müzik aletini seçerek duygularını dışa vurabilen insanlar çaldığı müzik aleti ne olursa olsun duygularını eşsiz bir şekilde ifade edebilirler,örneğin aynı enstrümanları çalan iki farklı kişi çaldığı enstrüman ne olursa olsun aynı şarkıyı çalsa bile aynı tınıda aynı frekansta aynı duyguda çalamaz, çünkü hepimizin el, kol, parmak kas yapısı farklıdır enstrümana uyguladığımız şiddet farklıdır, dolasıyla enstrümanın tepkisi de farklıdır, duygular birebir aynı olsa bile fiziksel olarak farklılık olduğu için beyin fonksiyonlarımız farklı olduğu, hareket kabiliyetimiz farklı olduğu için aynı melodiyi asla aynı çalamayız ve  bu farkedilir.

 

 

Bu yüzden kendini kanıtlamış müzisyenleri böyle tanıyabiliriz tarzı ne olursa olsun esere başladığı anda tahmin edebiliriz, çünkü her müzisyen kendi eserine imzasını atar ve bu tekdir, bir tanedir, binlerce eser üretse bile kendi eşsiz parçasıdır.

 

Bu noktada olay nefesli çalgılar daha belirgindir, çünkü nefesli çalgılarda işin içine dudak,ağız ve diş yapısı da girer, aynı zamanda olayın içinde akciğer potansiyeli olduğu için çalım daha fazla farklılık gösterebilir, Örneğin klarnet çalan iki farklı kişi aynı melodiyi aynı metronomda aynı şiddette aynı vurguyla çalsa bile çıkan ses başka olacaktır, olayın içine kişinin o andaki heyecanı bile eklenir ve nefes kontrolü değişir.

Birey müzik ile bu farkı anladığında ve farkettiğinde olaya başka bir açıdan bakabilir. Rekabeti hayatında müzik çerçevesinden bakarak azaltabilir.

 

Müzik ve oidipus kompleksi arasındaki bağlantı ve çıkarımlarımız nedir?

 

Oidipus kompleksi yaşayan bir birey eğer bir müzik aleti çalmaya yöneldiyse ve bu farkındalığı oluşmadıysa yine rekabete başlaması  muhtemeldir. Bu durumda kendi istediğinden ziyade rağbet görene yönelebilir, diğer enstrümanistlerle yarışa girebilir, istemediği şarkıları ve  tarzları onay almak için çalabilir burada kişi yine kaybetme korkusu yaşar ve mutlaka kendi enstürmanını daha verimli çalabilen kişiler karşısına çıktığında yenilgiye uğradığını sanabilir ve yine bir çıkmaza düşebilir. Yine kendi olamaz ve sonuç yine yıkımdır.

 

Birey konuyu ayrırt etmek ister ve farkına varırsa müzik fayda sağlayabilir müziğe şu açıdan bakabilir çözümde buradadır;

Müzik, tıpkı hayat gibi bir yarış değildir, bir paylaşımdır ve her zaman çok yetenekli ve derinliği olan müzisyenler rağbet görmeyebilir. Dünyada klasik ve caz müziğin dinlenme oranı binde 17 civarındadır. Tüm bunların farkına varabilen birey karıştırdığı bazı duyguları ayrıştırmaya başlayabilir. Beynimiz buna müsaittir yani duyguları benliğimiz içerisinde karıştırabiliriz, aynı şekilde farkına varabilen birey duyguları da ayırt etmeyi öğrenebilir. Birey çaldığı enstrümana yakınlaştıkça eşsiz bir ses çıkardığının farkına vardıkça istemese de rekabetten uzaklaşır, çünkü her insan farklı olduğu gibi renklerimizde farklıdır ve duyguları dışa vurumumuzda fiziksel ve yeteneksel kapasitemizle birlikte farklı olacaktır,

 

Birey kendi benliği, istekleri, duygularına müzikle yakınlaşmaya başladıkça kendinin farkına varır ve bu rekabetin anlamsızlığı fark eder, yarıştığı kişinin kendisinin olduğunu bilmek çok önemlidir, hayatın her alanında başkaları ile değil bir gün önceki kendiyle yarışmaya başladığında eşsiz olduğunun daha da farkına varır, çünkü her insan biriciktir, her insan özeldir, dünyaya gelen her canlı değerlidir, kendi amacına isteklerine yönelen birey başkaları ile rekabeti bırakmaya başlar. Çünkü bir insanın kendisi gibi, olduğu gibi olma hazzı o insanı çok mutlu eder ve kelimelerle anlatamadığını müzikle yapmaya başlayınca daha da mutlu olabilir.

 

Bu müzik ile daha belirgin olabilir çünkü diğer insanların tepkileri farklı olacaktır, kimisi çok basit bir melodiyi sever, kimisi sadece caz dinler, kimisi sadece etnik müzik dinler, birey bunları gördükçe, kendi melodileri her ne zorlukta veya başka varyasyonlarda olursa olsun bir beğenen

çıktıkça kendine, benliğine güveni artar değerli olanın kendi olduğuna daha yaklaşabilir. Eşsiz olduğunu anlayabilir, kendisine gelen olumlu, olumsuz tepkileri aldıkça, negatife değil pozitife yönelme eğilimi artar, benliği daha seçici olur özgüveni artar ne istediğini, neyi dinlemek söylemek, çalmak istediğini hayatın diğer evrelerine yansıtabilir. Birey eşsiz olduğunu burada daha da iyi anlayabilir, farkına varabilir ve uygulayabilir, kendini müzikle terapi edebilir benliğine ve isteklerine daha da yakınlaşarak kendi içindeki anlamsız rekabeti bitirmek için büyük bir adım atabilir.

Ahmet Soylu

 

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »
Scroll to Top