🌍 Gittiğin Yer Cennet Bile Olsa, Yüreğini Taşımadan Olmaz
Yurtdışında Yaşayan Türk Mühendislerin Psikolojik ve Kültürel Yolculuğu
Dr. Hüseyin Doğan, (PhD) – SKJ & NIP Kayıtlı Master Psikolog | Fulbright Burslusu
“Her şey güzel başladı… Şimdi hiçbir şey hissedemiyorum.”
“Başta bayılmıştım: düzen, sessizlik, sistem… Ama artık sanki içimden bir şey koptu.”
“Sanki dışımda yaşayan bir ben var, içimdeki ben hâlâ İstanbul’da.”
Bu sözler, yurtdışında yaşayan Türk mühendislerin iç dünyasına açılan en dürüst kapılardan bazıları. Kendilerini “başarmış” saymak zorundalar; çünkü dışarıdan bakıldığında hayatları ideal görünüyor. Ama içlerinden geçen şey başka:
“Buraya ait değilim, ama oraya da dönemem.”
İşte bu yazı, o arada kalanlara. Sistemi çözmüş ama iç sistemini kaybetmiş mühendisler için bir iç rehber. Sadece kültürel farkları değil, görünmeyen acıları da konuşacağız. Çünkü bu bir göç yazısı değil, bir varoluş yazısı.
🚢 Adaptasyon Döngüsü: Balayıdan Durgunluğa
Yurtdışına ilk adım attığında, sanki yeni bir işletim sistemine geçersin. Her şey daha hızlı, daha düzenli, daha sessiz… Ama bu sistemde “kullanıcı kılavuzu” eksiktir. Ve kısa süre sonra güzellikler hayal kırıklığına, hayranlık yorgunluğa dönüşmeye başlar. Psikolojide buna kültürel adaptasyon döngüsü denir. Genellikle dört aşamada ilerler:
🟢 1. Balayı Evresi – “İyi ki gelmişim!”
Her şey ilk başta mükemmeldir:
- Bisiklet yolları, sistemli toplu taşıma
- Güler yüzlü insanlar, güvenli sokaklar
- Saygı, sessizlik, kuralların işlemesi
Kendini şanslı, özgür ve huzurlu hissedersin. “Türkiye’de nefes alamıyordum, burada hayata döndüm.” dersin. Ama bu, sistemin seni karşılama biçimidir. Henüz seni sınamamıştır.
🟡 2. Kültür Şoku – “Burası bana göre değil…”
Aylar geçtikçe ilk kırılmalar başlar:
- İnsanlar mesafelidir.
- Mizahını anlamazlar, sen de onlarınkini.
- Sohbetler ve arkdaşlıklar yüzeyseldir.
- Kahve için bile randevu gerekir.
Ve sen gitgide daha az konuşur, daha çok susarsın. Sosyal kodları çözememek, seni duygusal olarak kilitler. “İlgisizler mi, yoksa ben mi fazlayım?” diye düşünürsün.
🔴 3. Durgunluk / Çöküş – “Hiçbir şey hissetmiyorum.”
Bu dönem sessizdir ama en yıpratıcı olanıdır. Sanki dışarıdan biri seni izliyor ama içindeki sen hiçbir yere ait değil. Depresyon yavaş yavaş girer içeri:
- Sabahlar anlamını yitirir
- Gülümsemeler zorlaşır
- Kendini görünmez hissedersin
- Başarı bile içini doldurmaz
“Buraya ait değilim” düşüncesi artık sadece bir fikir değil, bir duygudur. İçine yerleşmiştir.
🟠 4. Uyum ve Yeniden Kuruluş – “Belki de bu hayat benim de olabilir…”
İyileşme, çoğu zaman bir çöküşten sonra gelir. Gerçek duygularınla yüzleştiğinde, artık savaşmayı bırakıp, yeniden kurmayı öğrenirsin. Bu evreye gelen herkes terapiye “hâlâ hissedebiliyorum” cümlesiyle başlar. Ve bu, en iyi başlangıçtır.
Bu döngü, sadece yaşanan bir süreç değil, aynı zamanda bir kimlik inşasıdır. Ama burada bitmiyor.
🧱 Expat Mühendislerin İç Sesi – Sessizlikte Kaybolmak
Sen bir mühendissin.
Veriyle düşünürsün, sistem kurarsın, hata ayıklarsın.
Ama şimdi öyle bir sistemin içindesin ki, neyin yanlış olduğunu bile çözemiyorsun.
Dışarıdan her şey sorunsuz çalışıyor gibi görünüyor.
Ama içeride bir ses var:
“Her şey sistemli ama ben çözümsüzüm.”
Bu cümleyi Hollanda’da online terapi ve online psikolojik destek verdiğim daha önce özellikle Roketsan ve Aselsan’da çalışırken expat olarka göç etmiş birçok danışandan duydum. Hatta çoğu ülkeme ihanet mi ediyorum diye ciddi bunalımlar yaşadığını bir çoklarının ise çalıştıkları projeleri yarım bırakmamak için harika iş tekliflerinden dolayı içsel çatışmalarına şahit oldum.
Yurt dışında yaşayan teknik profesyonellerin, özellikle Türk mühendislerin yaşadığı bu içsel çatışma, sadece iş hayatıyla sınırlı değil; aynı zamanda bir kimlik meselesi.
⚙️ Teknik Dil ve Mesleki Uyum
Kodları biliyorsun. Ama artık o kodlar başka bir kültürün dilinde yazılıyor.
Bir projede fikrin var ama yanlış kelime kullanmaktan çekiniyorsun.
“Ya beni yanlış anlarlarsa?”
Bu nedenle susuyorsun. Ama sessizlik burada bir tercih değil, bir silinme biçimi.
“Sustum, çünkü eksik görünmek istemedim.”
“Sustum, çünkü kimse ‘ne demek istedin?’ diye sormuyor.”
Bu yalnızca HollandaTürk mühendislerin psikolojik destek arayışında gördüğüm bir zorluk değil. Aslında, ait hissedememenin ve görünmez olmanın sessiz bir çığlığı.
📉 📉 Statü Kaybı ve Tanınmama
Türkiye’de yönetici pozisyonundaydın.
Burada sana stajyer gibi davranılıyor.
Diploman tanınıyor ama tecrüben sorgulanıyor.
Görünmez bir eşik var:
“Sen bizden değilsin ama eksikliğini de gösterme.”
Bu fark, dışarıdan bakıldığında kurumsal bir detay gibi görünebilir.
Ama içeride, kimliğini kemiren sessiz bir çöküştür.
“Ben sadece iş gücü değilim. İnsanım, birikimim, emeğim var.”
Ama kimse bunları görmüyorsa, zamanla sen de kendini görmemeye başlıyorsun.
Ve işte o noktada başlıyor asıl kayıp:
Kendini sistemin gözünden tanımladığında, kendi iç gözünü kaybediyorsun.
Çünkü bu sistem seni insan olarak değil, sadece işlevsel veri olarak okuyor.
Ne kadar çabalarsan çabala, veriye ruh katamadıkça hep eksik kalıyorsun.
Ve bu eksiklik öyle sessizdir ki:
Bir süre sonra sen bile “neden bu kadar yorgunum?” sorusunu cevapsız bırakıyorsun.
🌉 Kimlik Krizi
İki dünya arasında asılısın.
Buraya tam ait değilsin. Oraya da dönemiyorsun.
“Buraya alıştım ama kendimden uzaklaştım.”
“Buraya adapte oldum ama içimdeki ben, başka bir yerde kaldı.”
Bu noktada kimlik artık yalnızca pasaportta yazan bir bilgi değil.
Kimlik; ait olma, görülme, değer bulma, bağ kurma kapasitenle ilgilidir.
Ve bu kapasite göçle birlikte çatlar.
Çünkü sen artık bir vatandaştan çok bir arayış haline dönüşmüşsündür.
Kimliğin; senin geçmişinle bağın, bugündeki yerin ve gelecekteki umudundur.
Ama şimdi, bu üçü de farklı dillerde konuşuyor gibi…
Sen de arada kalmış bir çevirmen gibisin:
Her şeyi anlatıyorsun ama kimse seni tam anlamıyor.
Bu yüzden yurtdışında Türk online psikolog arayışları sadece terapi ihtiyacı değil;
aslında içsel “beni biri duysun” çığlığının bir karşılığıdır.
Çünkü buraya alışsan da, içinden bir yer hâlâ başka bir ülkede, başka bir evde, başka bir “sen”de kalmıştır.
Bu ses sadece senin içinde değil.
Hollanda’da yaşayan, özellikle Rotterdam, Amsterdam ve Eindhoven gibi şehirlerde çalışan birçok Türk mühendisin zihninde de aynı yankı dönüyor:
“Ben kimim artık?”
“Buraya ait olmak için ne kaybettim?”
“Ben hâlâ ben miyim?”
Ve bu sorular cevaplarını dışarıda değil, içeride bekliyor.
Cevaplar sistemde değil, kendinle kurduğun bağda saklı.
🇳🇱 Hollanda Kültürü – Görünürlük, Güç ve Sessizlik
Hollanda’da yaşamak, birçok açıdan sistemli ve konforlu bir deneyim sunar.
Ama bu sistemin görünmeyen bir dili vardır.
Ve o dili bilmeyen, çoğu zaman konuşmadığı için değil, konuşsa da duyulmadığı için yalnızlaşır.
“Burada insanlar doğrudan konuşur.”
Evet, bu doğru. Ama kimse şunu söylemez:
“Burada kimse seni fark etmekle yükümlü değildir.”
“Hakkını söylemezsen, hakkın yok sayılır.”
“Sessizsen, yoksun sayılırsın.”
Ve işte böyle başlar kırılma:
Kendini anlatmadığın için değil, başkalarının seni okuyamadığı için yalnızlaşırsın.
Birçok danışanım bu noktada şunu fark ediyor:
“Ben yalnızlıktan değil, sürekli kendimi açıklamak zorunda kalmaktan yoruldum.”
Bu sistemde var olmak için sadece işini iyi yapman yetmez.
Talep etmelisin.
Kendini göstermelisin.
Ve bu, bizim kültürümüze çoğu zaman ters düşer.
Hollanda’da Türkçe online terapi desteği ile, yalnızca kendini daha iyi ifade etmekle ilgili değildir. Aynı zamanda, bu yabancı sistemin sende yarattığı duygusal baskıyla başa çıkmanın da bir yoludur.
🧩 Doğrudanlık = Güçlü Olanın Dili
Hollanda’da işler sessizdir ama keskindir.
Kimse bağırmaz; ama herkes sınır çizer.
Ve o sınırların arasına doğrudanlık yerleştirilmiştir — bir norm değil, bir güç biçimi gibi.
- Kimse sana takdir etmez. Kendin talep edersin.
• Kimse seni çağırmaz. Gidersin, kapıyı sen çalarsın.
• Kimse “nasılsın?” diye sormaz. Söylersen dinlerler, ama sormazlar.
• Sessizsen var sayılmazsın; talepsizsen yok sayılırsın.
Bu sistemde görünür olmak, kendini sürekli sunmakla mümkündür.
Ama sen, görünmek yerine “anlaşılmak” isteyen bir kültürden gelmişsindir.
Ve işte o zaman başlar içten içe o görünmez stres.
“Ben saygı duyduğum için bekliyorum.”
“Ben kibarlık ettiğim için susuyorum.”
Ama sistem bunu pasiflik olarak yorumlar.
Sen özenli olmaya çalışırken, karşı taraf seni isteksiz veya silik olarak algılar.
Bu bir yanlış anlaşılma değil; bu farklı iki dünyanın çarpışmasıdır.
Ve bu çarpışma sessiz olur ama derin izler bırakır.
Çünkü senin nezaketin burada suskunluk, içtenliğin fazlalık, kırılganlığın ise zayıflık gibi algılanabilir.
Ve sonra kendine şu soruları sormaya başlarsın:
“Ya ben yanlış anlaşılmaktan korktuğum için susuyorsam?”
“Ya ben kırılgansam ama bu zayıflık değilse?”
“Ya ben sadece görünmek değil, içten içe duyulmak istiyorsam?”
İşte tam bu noktada başlar psikolojik aşınma.
Tıpkı sürekli okunan bir haritanın silinmeye başlaması gibi:
Adın duruyordur, işin duruyordur, ama kendiliğin yavaş yavaş silinmeye başlar.
Bu sistem, sana kim olduğunu sormaz.
Ama sen eğer kim olduğunu unutursan,
sadece çalışan biri olursun.
Ve bir gün, başarılarınla görünürken bile
“Ben artık kendime benzemiyorum.”
dersin.
🧠 Psikolojik Etkiler – Dıştan Soğuk, İçten Yanık
Hollanda gibi bireyci bir toplumda yaşamak, önce pratik kolaylıklar sunar.
Ama zamanla bu konforun içinde bir eksiklik belirir: duygusal temas.
Kimseyle kavga etmezsin ama kimse de seni gerçekten merak etmez.
Bu sistemde sessizlik bir saygı değil, yokluk olarak algılanır.
“Ağlamak istedim ama profesyonel görünmeliyim diye sustum.”
“Kötü hissediyorum ama bunu paylaşacak biri yok.”
“Anlatamadığım şeyler içimde birikiyor, kendimi içeriden kemiriyor gibi.”
📊 Bilimsel Gerçeklik
Araştırmalar, göçmenlerde duygu tanıma ve ifade etme zorluğunun (alexithymia) daha yaygın olduğunu gösteriyor.
Bu yalnızca travmanın değil, sürekli yanlış anlaşılma korkusunun ve görünmeyen bir kültürel baskının sonucu.
📌 (Bekhuis et al., 2015 – Emotion processing in first-generation migrants)
Ayrıca göçmenlerde sık gözlemlenen “sosyal yorgunluk”, sürekli kendini açıklama, temsiliyet yükü ve dışlanma hissinden kaynaklanıyor.
🔄 Bu kültürel farkların iç dünyada yarattığı başlıca etkiler:
- Kendini sürekli açıklama ihtiyacı
- Sessiz kaldığında görünmezleşme korkusu
- Empati yerine otomatik yanıtlarla karşılaşmak
- İşlevsel görünmenin insan olarak değer görmeye yetmemesi
- Zamanla hislerini ifade edememek ve ardından hissedememek
Bu noktada birçok kişi, “Ben buraya geldim ama kendimi getiremedim” duygusuyla terapiye başvuruyor.
Ve bu, sadece kişisel bir zorluk değil; kültürel olarak şekillenmiş bir duygusal yalnızlık.
İşte bu yüzden Hollanda’da online psikolojik destek Türkçe almak, giderek artan bir ihtiyaç hâline geliyor.
Çünkü anadil sadece kelime kolaylığı değil; duygunun doğduğu yer.
Anlatamadığın yerde, zamanla his de kuruyabilir.
Ve bu, sadece bir iletişim eksikliği değil; benliğin çatladığı bir yerdir.
🧪 EMDR ve Anadilde Terapinin Gücü
Bu noktada klasik konuşma terapileri her zaman yeterli olmayabilir.
Çünkü burada yalnızca bireysel geçmiş değil, güncel kültürel yük de işlenir.
İşte bu yüzden Türkçe EMDR Hollanda içinde giderek daha fazla tercih ediliyor.
Özellikle:
- Göç sonrası gelişen kaygı
- Aidiyet kaybı
- Kimlik bölünmesi
- Kendini ifade edememekten kaynaklı öfke ve depresyon
gibi durumlarda, EMDR teknikleri yalnızca travmayı değil, kırılmış kimliği de onarabiliyor.
Bu artık “nerede yaşadığın” sorusu değil.
“Kendini nerede kaybettin?” sorusunun peşine düşülen bir süreç.
🧠 Psikolojik Kırılmalar ve Yanıltıcı Başarı
Yurtdışında iyi bir işe girmiş, düzenli bir hayat kurmuş, görünürde her şey yolunda olan birçok mühendis, terapide benzer bir cümleyle başlar:
“Teknik olarak bir sorunum yok. Ama içim çalışmıyor.”
Gerçekten de dışarıdan bakıldığında tablo eksiksizdir:
✅ İyi bir pozisyon
✅ Uluslararası ekipte görev
✅ Güvenli bir maaş ve oturum izni
✅ Şirket kartı, evden çalışma, bisikletli ulaşım
Ancak dış başarı, her zaman iç dengeyi göstermez.
Çünkü duygusal olarak görünmeyen bir yük taşınıyor olabilir:
kendilik duygusunda zayıflama, duygu üretiminde yavaşlama, hayattan alınan anlamın azalması.
Bu, “gizli depresyon” ya da literatürdeki adıyla yüksek işlevli depresyon (high-functioning depression) ile örtüşen bir durumdur.
📌 Kaynak: American Psychological Association – High Functioning Depression in Expat Professionals (2020)
🔍 Belirgin Göstergeler
- Günlük görevlerde sorun yaşanmaması ama genel olarak isteksizlik
- Sosyal ortamda aktif görünmek ama içsel olarak kopukluk
- Başarılı olmak ama anlamsızlık hissi
- Sürekli yorgunluk, duygusal motivasyon eksikliği
- “Her şey yolunda ama ben eksik hissediyorum” cümlesi
Bu tür belirtiler göz ardı edildiğinde, kişi hem kendine hem çevresine karşı duygusal olarak otomatikleşmiş bir yapı geliştirir.
Kendisini anlatmakta güçlük çekmez, ama ne hissettiğini tanımlamakta zorlanır.
🌐 Kültürel Bağlamın Rolü
Bu tablo sadece bireysel değil; göç deneyiminin de katkısıyla oluşur.
Yeni bir sistemde var olmaya çalışırken, kişi çoğu zaman:
- Kendi kültürel aidiyetinden uzaklaşır
- Tanınmak için sürekli “çaba” harcar
- Sessiz kalınca “anlaşılmayacağını” öğrenir
- Başardıkça yalnızlaştığını fark eder
İşte bu nedenle Hollanda’da Türkçe konuşan psikolog arayışı, yalnızca dil bariyerini aşmak için değil, kültürel duyarlılığı olan biriyle çalışmak için artar.
📈 İyileşme Sürecinin Başlangıcı
Çoğu danışan bu noktada terapiye başvurur.
İlk adım genellikle çözüm aramak değil, sadece içeride olanı adlandırabilmektir.
“Düşünmeyi bırakmadan bir şey hissetmek istiyorum.”
“Ben sadece işlev görmek değil, kendimi yaşamak istiyorum.”
Ve bu, iyileşmenin ilk basamağıdır:
Görünür başarıdan, görünmeyen ihtiyaçlara yönelmek.
🎭 Başarı Maskesiyle Gizlenen Depresyon
Yüksek işlevli bireylerde depresyon her zaman belirgin değildir.
Çoğu zaman kişi, hem kendine hem çevresine hâlâ “başarılı” görünür:
Toplantılara zamanında girer, görevlerini eksiksiz tamamlar, KPI hedeflerini tutturur.
Ama sabah kalkarken içinden şöyle bir cümle geçer:
“Bunu neden yapıyorum, bilmiyorum.”
🧠 Klinik Gerçeklik
Modern klinik psikoloji, bu durumu yüksek işlevli depresyon olarak tanımlar.
DSM-5’te doğrudan yer almamakla birlikte, özellikle yüksek eğitimli göçmen profesyonellerde yaygın olarak gözlemlenir.
📌 Kaynak: American Journal of Psychiatry (2020), “Masked Depression in Functionally Competent Adults”
📌 Kaynak: Erasmus Universiteit, “Psychological Health in Highly Skilled Migrants in the Netherlands” (2022)
Bu kişilerde:
- Dış işlevler yerindedir (iş, rutin, sosyal iletişim)
- İçsel duygusal katılım ise zayıflamıştır
- Boşluk hissi artar ama “şikâyet etmeye hakkı yokmuş” gibi hissedilir
📉 “Ben Başarılıyım Ama Mutlu Değilim”
Birçok danışan terapiye şu cümleyle gelir:
“Her şeyim var ama kendimi dolu hissetmiyorum.”
“Sabahları kalkarken bir anlam bulamıyorum.”
“Gülümsemelerim içten değil, sanki otomatik.”
İşte bu, sistemsel görünürlüğün içinde yaşanan kişisel silinme hissidir.
Ve en tehlikeli yanı şudur:
Bu hâl, zamanla “norm” gibi hissedilmeye başlar.
“Zaten herkes böyle değil mi?”
Hayır. Değil.
🔄 Sürekli Kendini Kanıtlama Döngüsü
Bu yapı, seni kısır bir döngüye sokar:
→ Daha çok çalış
→ Daha az hisset
→ Daha çok başarı
→ Daha az duygusal karşılık
→ Daha çok görün
→ Ama daha az görül
Bu döngüde kişi bir süre sonra şu noktaya gelir:
“Yoruldum ama durursam görünmez olurum.”
“Sürekli iyiyim diyorum, çünkü gerçeği söylersem zayıf görünürüm.”
Bu yalnızca bir tükenmişlik değil.
Aynı zamanda sistemin seni insan değil, işlev olarak tanımlamasına karşı bilinçdışı bir içsel direniştir.
🧭 Kimlikte Erozyon
Türkiye’de kim olduğun belliydi:
Diploman, üniversiten, iş deneyimin senin kimliğini oluşturuyordu.
Ama şimdi farklı bir sistemdesin.
Ve bu sistem, seni o geçmişle değil, buradaki performansınla tanıyor.
“Ben burada kimim?”
“Sadece çalışmak için mi varım?”
“İnsan olarak bir değerim var mı?”
Bu sorular cevapsız kalırsa, zamanla kişi sadece kendi benliğini değil, içsel tutarlılığını da kaybetmeye başlar.
Bunun sonucu, çoğu zaman dışarıdan anlaşılmaz ama içeride derin bir kopuş yaratır.
Bu yüzden yurtdışında Türk online psikolog arayışı, yalnızca “birini bulmak” değil;
kendini yeniden bulmak için atılan bir adımdır.
🌱 İyileşme Nerede Başlar?
Çoğu zaman dönüşüm, büyük cümlelerle değil;
basit ama derin bir farkındalıkla başlar:
“Ben hâlâ hissedebiliyorum.”
İşte bu, çöküş değil;
kendinle yeniden bağ kurduğun ilk an olabilir.
İyileşmenin başlangıç noktası da tam olarak burasıdır.
🔧 Onarma, Uyumlanma, Kendini Yeniden Kurma
Birçok kişi için çöküş, sona yaklaşmak demektir.
Oysa psikoterapötik açıdan çöküş, çoğu zaman yeniden kurulum sürecinin ilk sinyalidir.
Çünkü sustuğun yerde, ilk kez kendi sesini net duyarsın.
“Artık böyle devam edemem.”
“Bir şeyler yapmam lazım.”
“Kendime dönmem gerekiyor.”
Bu cümleler, iyileşmenin başlangıç işaretidir.
Ve çoğu danışanda bu farkındalık, bir anda değil;
sessiz ama güçlü bir iç titreşimle gelir.
Özellikle yurtdışında yaşayan Türkler’de, Türkçe terapiyle kurulan duygusal temas, içsel farkındalık sürecini hızlandırır ve iyileşme motivasyonunu güçlendirir.
sistem içinde seni görünmez kılan sessizliktedir.
Ve çözüm, dış koşullarda değil,
içsel yapılarını yeniden düzenlemede yatar.
🧘♂️ 1. Kendinle Konuşmaya Başlamak
Çoğu göçmen profesyonel, yıllarca duygularını bastırarak işlev göstermeyi öğrenmiştir.
Ama bastırmak, ortadan kaldırmak değildir.
Zamanla içte bir yorgunluk oluşur — sadece çalışmaktan değil, hissedememekten.
“Her şey var ama neden boş hissediyorum?”
“Ben burada sadece çalışmak için mi varım?”
“Beni gerçekten kim görecek?”
Bu sorular, yüzleşilmesi kolay olmayan ama kaçınılmaz sorulardır.
Ve her biri, içsel sistemin yeniden devreye girmesi için bir tetikleyicidir.
📌 Kaynak: “Identity Confusion and Role Fatigue in Skilled Migrants”, International Journal of Migration Studies, 2021
Çünkü asıl soru şu değildir:
“Buraya alıştın mı?”
Asıl soru:
“Kendine hâlâ temas ediyor musun?”
💬 2. Anadilde Konuşmak – Duygunun Gerçek Anahtarı
Hollanda’da türk kültürüne aşina deneyimli bir psikologdan destek alma seçimi çoğu zaman bir duygusal güvenlik tercihi, bir kimlik koruma refleksi olarak ortaya çıkar.
Çünkü:
- İlk travmalar Türkçeyle yaşanmıştır
- En derin korkular o dilde yerleşmiştir
- Aidiyet hissi, dilin ritmiyle taşınır
Ve çoğu danışan ilk seansın sonunda şu cümleleri kurar:
“İlk kez biri beni sadece mühendis ya da çalışan olarak değil, insan olarak duydu.”
“İlk defa kendimi parça parça değil, bütün hissediyorum.”
Bu yüzden Hollanda’da Türkçe konuşan psikolog hizmeti, yalnızca bir kolaylık değil;
duygusal bütünlüğü korumak için bilinçli bir tercihtir.
📌 Kaynak: van der Zee & Peréz, “Language and Emotional Regulation in Migrant Therapy Contexts”, Leiden University, 2020
Çünkü iyileşme, teknik terimlerle değil;
duygunun kendi dilinde tanınmasıyla başlar.
3. Sistemle Başa Çıkmak – Kendini Yeniden Tanımlamak
Göçmen olarak girdiğin sistem, seni çoğu zaman yalnızca performansınla tanır.
Hangi projeyi teslim ettiğin, kaç saat çalıştığın, hangi dilde ne kadar hızlı konuştuğun üzerinden ölçülürsün.
Ama bu ölçümün dışında kalan bir şey vardır: insan olarak varlığın.
Ve işte burada başlar dönüşüm:
- Takdir edilmese de değerli olduğunu hatırlamak
- Hakkın verilmediğinde, onu istemekten çekinmemek
- Sessiz kaldığında, yok sayılmayı reddetmek
“Görünmek için bağırmam gerekmiyor.
Ama sustuğum için de kaybolmuyorum.”
Bu farkındalık, dış onaya dayanmayan bir kimlik duygusu inşa eder.
Başarıdan beslenmek değil, farkındalıkla kendini tanımak öncelik hâline gelir.
Ve bu noktada, Amsterdam, Rotterdam, Eindhoven gibi büyük şehirlerde yaşayan birçok danışan,
ilk kez sadece “var olma” halinin de yeterli olduğunu deneyimler.
📌 Bu, “yeterince iyi olma” değil — “kendine yeterli olma” hâlidir.
🤝 4. Yardım Almak – Yenilmek Değil, Dönüşmek
Özellikle mühendislik, yazılım, akademi gibi alanlarda çalışan danışanlar için yardım istemek zor bir adımdır.
Çünkü bu alanlar çözüm üretmeye, sorunu dışsallaştırmaya, mantıkla ilerlemeye odaklıdır.
Ancak içsel meselelerde çözüm, düşünmekle değil, duygularla yüzleşmekle başlar.
Yardım istemek, bir zayıflık değil;
duygularına alan açmanın ve kendine yaklaşmanın ilk adımıdır.
Terapi, sadece konuşmak değil;
- Kendine karşı daha şefkatli olmak
- İçsel çocuğa yetişkin bir el uzatmak
- Susturulmuş duyguları taşıyabilmek anlamına gelir
Ve bu süreç, dil bariyerlerinden arınmış, kültürel olarak seni anlayan biriyle yürüdüğünde çok daha etkili olur.
Bu yüzden Türkçe EMDR Hollanda gibi hizmetler artık yalnızca teknik bir terapi yöntemi değil,
kimlik, travma ve aidiyet ekseninde yeniden yapılanmayı destekleyen bir yol arkadaşlığına dönüşüyor.
“Anlatırken ağlamadım çünkü ilk kez kırılmadım.
Güçlü hissettim; çünkü duygularımı taşıyabildim.”
🔚 Son Söz – Teknik Olarak Hayattasın.
Her şey çalışıyor gibi:
📍 Takvimin dolu, maillerin zamanında
📍 Raporlar düzgün, dosyaların eksiksiz
📍 Görüşmelerde gülümsüyor, toplantılarda onaylıyorsun
📍 Herkes seni “düzenli ve sorunsuz biri” olarak tanıyor
“Ben bütün bunları yapıyorum, ama içimde bir boşluk büyüyor.”
Ama akşam olunca…
Ekran kapanınca…
Konuşmalar bitince…
İçeride sessizlik başlıyor.
“Bugün de geçti ama neden bu kadar yorgunum, bilmiyorum.”
“Bir şey eksik. Ne olduğunu adlandıramıyorum.”
“Her şey yerinde ama içimde kimse yok gibi.”
İşte bu sessizlik, göçmen profesyonellerin ortak dilidir.
Bu yorgunluk, senin dayanıksızlığın değil.
Bu, sistemin seni insan olarak tanımamasıyla ilgilidir.
Ama sen hâlâ hissediyorsan—bir eksiklik, bir kırılganlık, bir özlem—o hâlâ içerde bir şeyin yaşıyor demektir.
Ve bu çok kıymetlidir.
📍 Bu yazı neden yazıldı?
Çünkü yalnız değilsin, benzer sorunları yaşayan tek kişi sen değilsin.
Ve duygularını bastırmak çözüm değil, ertelemektir.
Çünkü iyi hissetmek için daha çok çalışman değil, kendine yaklaşman gerekir.
Ben – Dr. Hüseyin Doğan,
SKJ ve NIP kayıtlı bir master psikoloğum.
Fulbright bursuyla Amerika’da eğitim aldım.
Hollanda, Norveç ve Amerika gibi yıllardır Türk mühendisler, akademisyenler ve yüksek işlevli göçmenlerle çalışıyorum.
Bu süreci:
- Akademik olarak inceledim
- Klinik olarak yapılandırdım
- Onlarca danışanla yaşadım
Ve hepsinde iyileşme şu üç adımla başladı:
Fark Etmek
İfade Etmek
Anlamlandırmak
🛠️ İnsan da sistem gibidir.
Bazen yeniden başlatmak gerekir.
Ama yeniden başlamak için önce durmayı ve dinlemeyi bilmek gerekir.
Hollanda’da, Almanya’da yurtdışında Türkçe konuşan psikolog arayan,
Özellikle kaygı, öfke sorunları, yalnızlık, depresyon, anksiyete, okb, çocuk-ergen ve ilişki sorunları için online psikolog arayışı içinde olanlar için psikolojik destek hizmeti yanınızdayım,
Sessizlik ağır geldiğinde, biriyle konuşmak istiyorsan…
Hazırsan başlayabiliriz.
“Sadece makineler değil, insanlar da yeniden başlatılabilir.
Ama yeniden başlamak için önce kendine dönmen gerekir.”
📘 Sık Sorulanlar – Sessizlikte Kalan Sorulara Net Yanıtlar
🧠 Online terapi yüz yüze kadar etkili mi?
Evet. Özellikle anadilinde yapıldığında, online terapi yüz yüze kadar etkilidir. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) ve Avrupa merkezli birçok çalışmada, online psikoterapi ile yüz yüze terapi arasında klinik başarı açısından fark olmadığı kanıtlanmıştır.
🗺️ Nerede yaşıyorum, önemli mi?
Hayır. Hollanda, Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere, İsveç, Norveç, Amerika, Kanada… Nerede olursan ol, yurtdışında Türk online psikolog desteğine ulaşabilirsin.
Özellikle Hollanda’da online psikolojik destek Türkçe almak isteyenler için sistemli, güvenli ve kültürel hassasiyeti yüksek bir hizmet sunuyorum.
🔐 Gizlilik?
GDPR uyumlu sistemler kullanılır. Seanslar uçtan uca şifreli platformlarda yapılır. Hiçbir veri hiç bir kurumla paylaşılmaz. Kayıt yapılmaz. Gizlilik en önemli ilkedir.
Bu alan sadece senin için vardır.
👥 Hangi konularda çalışıyorsunuz?
- Göçmenlik ve adaptasyon sorunları
- Kimlik bunalımı ve kültürel çatışmalar
- Mesleki tükenmişlik ve görünmez depresyon
- Travma sorunları
- Mühendisler, akademisyenler, doktorlar ve yüksek işlevli göçmenlerin özel ihtiyaçları
- Çift terapisi, bireysel terapi, yetişkin ve ileri ergen desteği
- Kaygı, sosyal anksiyete, iletişim sorunları, özgüven problemleri, yanlızlık, takıntılar, öfke sorunları, ilişki problemleri
💳 Ödeme nasıl yapılıyor?
Wise, Revolut, banka transferi, PayPal ya da Avrupa içi IBAN hesapları üzerinden ödeme alabiliyorum. Kredi kartı ile de ödeme mümkündür.
📞 Benimle İletişime Geç
- 📲 Randevu almak için WhatsApp üzerinden mesaj gönderebilirsiniz.
Ön değerlendirme, psikolog olarak görev yapan asistanım tarafından yapılır.
Kısa bir durum analizi sonrasında, size uygun gün ve saat için ilk seans planlanır.
Hollanda’da Türkçe konuşan bir psikolog desteğine ya da Türkçe online terapiye ihtiyaç duyan herkes için buradayım.