Eşler Neden Sürekli Kavga Ederler?

Eşler neden sürekli kavga eder?

  • Sevgililer ya da eşler, üzerinde tartıştıkları konuları sürekli yeniden gündem yaparak neden tartışıp kavga ederler?
  • Bir çatışmayı çözüme kavuşturduğunuzu düşünüp ancak sonrasında olumsuz duygular yaşamaya devam ettiğiniz zamanlar oluyor mu?
  • Evlilikte sürekli kavga etmek normal mi?
  • Eşler arasında kavga nasıl çözümlenir?
  • Sürekli kavga eden çiftler ne yapmalı?
  • Çok sevip çok kavga etmek normal mi?
  • Sürekli kavga çıkaran kocanın amacı ne?
  • Sürekli kavga çıkaran kadının amacı ne?
  • Sevgiliyken çok kavga edip evlenenler ne yapmalı?

Bu soruların cevaplarına yanıt bulmak için lütfen okumaya devam edin ..

Tartışmaları nasıl durduracağınız, çiftlerin sahip olduğu en yaygın arzulardan biridir. Ancak tartışmaları durdurabilmemiz için önce neden tartıştığımızı anlamalıyız.

İlişkilerimizde genellikle altta yatan ilişki doyumsuzluğu nedeniyle tartışırız. Çoğu zaman partnerimiz bizi yeterince değerli ya da yeterli hissettirmediği için, bunları konuşmak benliğimize çok zarar vereceği için bu yüzden bunun yerine küçük şeyler hakkında kavgalar yaparız.

  • Sürekli kavga çıkaran kocanın amacı ne?

Bunun en önemli nedeni erkeğin kendisini ilişkisinde yetersiz hissetmesi ya da hissettirilmesidir.

  • Sürekli kavga çıkaran kadının amacı ne?

Bunun en önemli nedeni kadının kendisini ilişkisinde değersiz ve önemsiz hissetmesi ya da hissettirilmesidir.

 Partneriniz ile bir sorunu mantıklı bir şekilde çözmeye çalışırsanız genelde iki şey yaparsınız:

Birincisi: Partnerinizin düşüncesini çürütmek için olabildiğince argüman ileri sürerek onun düşüncelerini çürütmeye çalışırsınız.

İkincisi: Birincisini eşiniz size yapıp sizin argümanlarınız çürütülmeye başladığında ya da karşı tarafı ikna edemediğinizde onu suçlamaya başlarsınız..

Gördüğünüz gibi bu tür bir çatışma çözme yaklaşımının kazananı yoktur genelde…Çünkü her bir tartışmada eşler karşıdakinin ne dediğine değil kendi söylediklerine odaklanacak…Bunu yaparken karşıdakinin argümanlarını çürütmeye çalıştığı için onun öne sürdüğü güçlü argümanlarına değil, zayıf ve yetersiz argümanlarına odaklanacak….Bu şekilde bir akıl yürütmeyi karşımızdaki partnerimiz de bizim söylediklerimize uygulayacağı için her iki taraf tartışmadan kendi fikirlerine daha fazla inanarak ayrılacaktır. Hatta zayıf ve güçsüz olduğu ortaya çıkan düşüncelerini güçlendirmek için tartışma bittikten sonra bu fikir ve argümanları güçlendirmek için daha fazla araştırma yapacaktır…Sonuçta kimsenin kimseyi dinlemediği bir ağız dalaşına boşa enerji harcamış olacaksınız…

Bu süreçte her bir partner kendi düşünce ve fikrinin doğruluğunu kendi benlik saygısı ve değeri ile eşleştirdiği için bu fikrin çürütülmesi doğrudan benliğine yapılmış bir saldırı olarak da algılanacaktır. Bundan dolayı eşler inatla kendi bakış açısını ve fikirlerinin tek geçerli yol olduğu düşünecektir. İşte tam bu noktada yaşadığımız sorunlar çözülemez hale gelmektedir. Bu tür durumlar arttıkça her seferinde bir çıkmaza düşecek ve daha fazla lumsuz duygular yaşayarak daha fazla öfkelendiğinizi ve eşinizden giderek daha fazla soğuduğunuzu fark etmeye başlarsınız.

Evlilik danışmanı ya da evlilik terapisti işte eşlerin tam bu kısır döngülerini fark etmelerini sağlayarak bu olumsuz döngülerini olumluya çevirmek adına iletişim sürecinin yeniden yapılandırır.

 Evlilik terapisti sizin bakış açılarınızı değiştrimeye çalışmaz aksine sahip olduğunuz bakış açılarını diğer tarafı anlama veya empati kurma becerilerinizi  geliştirerek her iki tarafından reddedilme duygularını yaşamalarının önüne geçerek kendi bakış açınızı savunmanızı destekler.

Çiftlerin birbirlerinin benlik saygılarına zarar vermeden sürekli tekrarlayan çatışmaları ortadan kaldırmaları için yıllardır edindiğim çift terapisti  deneyimlerime dayalı olarak bazı öneriler sunmaktayım:

 1. Öncelikle Her Partner Kendi Kırılganlıklarına ve İncinebilir Taraflarını Keşfetmeli

Geçmişteki incinmelerimiz ve hayal kırıklıklarımızla ilgili birlikte yaşadığınız anıları öncelike tespit etmelisiniz.

Geçmişte yaşadığınız kırgınlıklar, incinmişliklerinizi sizin üzerinizdeki etkilerini nasıl hissettirdiklerini açıkça karşı tarafı suçlamadan ifade edin.

Eğer bu duygularınızı açmanıza rağmen olumsuz hisleriniz hafiflemiyor ve bir türlü affedemiyorsanız, sanki sürekli zihninizde onları yeniden yaşıyor gibi hissediyorsanız bilinçaltının derinlerinde hala çözülememiş erken dönemde yaşadığınız anne-babanızla çözümleyemediğiniz bazı bitirilmemiş işleriniz olabilir. Bundan dolayı partnerinizle yaşadığınız çatışmalar size çok ağır gelebilir. Bunların evlilik terapisi yardımıyla gün yüzüne çıkarılması yaşadığınız çatışmaların azaltılmasında ve duygusal rahatlık hissetmenizde oldukça faydalı olacaktır. Örneğin eşinizin davranışları size güven vermiyor olabilir. Ama eğer kendi anne-babanızla da güvensizlik sorunları yaşamışsanız eşinizin güvensiz gelen davranışları ile başetmede oldukça zorlanacaksınız demektir.

Geçmişte yaşadığınız bu konuların çözüme ulaşması günümüzdeki çatışmaları çözme girişimlerine fayda sağlama noktasında neredeyse garantilidir.

 Geçmişte bitirilmemiş işler gündelik ilişkilerimizi mutlaka etkiler. Ölmeden gömülen herşey günün birinde mutlaka hortlayacaktır. Geçmişteki olumsuz duyguların ya da olayların tekrar gün yüzüne çıkmak istemelerinin nedeni, siz ve partnerinizin hiçbir zaman bunları çözmek için yeterli çaba sarf etmemiş olmasından kaynaklıdır.

2. Öfke Duygunun Altında “Acı” Yatıyor Olabilir

Geçmişte canınız yanmışsa, ama bu acınızı kimse anlamamışsa bu acının bugün  geçtiği anlamına gelmez. Acı duygusu önemlidir çünkü her zaman öfke duygusunun temelini oluşturur. Bu da çatışmalara ve şiddet içeren tepkilere yol açabilir. Burada önemli olan yaşadığınız olayla hissettiğiniz duygusal yoğunluğun orantılı değilse şimdiki hissettiğiniz olumsuz duyguların kökenleri geçmişe dayanıyor olabilmesidir. Öyleyse, anılarınızın her birine eşlik eden duyguların, şu anki duygularınızla bağlantılı olup olmadığını düşünmelisiniz:

Eğer geçmişte anne-babanızla olan ilişkinizde;

  • Reddedilmiş  ya da ihmal edilmiş
  • Haksız yere sürekli suçlanan, ya da sürekli haksızlığa uğrayan
  • Mağdur,
  • Önemsiz veya değersiz
  • Zayıf ya da güçsüz,
  • Küçük düşürülmüş veya utandırılmış
  • Sevilmemiş hissetmiş olabilirsiniz.

Eşiniz ya da partneriniz ile yaşadığınız olaylarda bu tür duyguları çok yoğun hissediyorsanız… Bu duyguları geçmişte nerelerde yaşadığınıza odaklanın…Geçmişten getirdiğiniz bu tür duygusal yükleri azaltmadan günümüzdeki ilişkilerin yükünü tekrar sırtımıza yüklenmek canınızın daha da yanmasına neden olabilir.

3. Olumsuz İlişki Döngülerinizin Farkına Varın

Çift terapisinde sık karşılaştığımız bir durum, bir partnerin genellikle diğer kişiden daha fazla duygusal yakınlık ve varlık istemesi, ancak bunu nasıl isteyeceğini gerçekten bilmemesi. Kendilerini yalnız hissedebilir, eşlerinin gerçekten umgtv rurlarında olup olmadıklarını merak edebilir  ya da hayatlarında bir öncelik olup olmadıklarına dair endişeleri olabilir.

 İlişkilerindeki karşılanmayan ihtiyaçlarını ve memnuniyetsizlikerini bir üzüntü veya ihtiyaç olarak ifade etmekten ziyade eleştiri  ya da suçlayıcı bir tarzda ifade ettiklerinde, karşıdaki kişi hemen savunmaya geçecektir.  Hatta ilişki hakkında sohbet etmekten kaçınmaya çalışacak ve gerçek düşüncelerini ve duygularını kendilerine saklarken, sadece çatışmayı önlemek için bir şeyler söyleyecek veya yapacaktır. Böylelikle karşı taraf eleştirilmekten kaçtıkça diğer taraf kendini daha fazla değersiz ve önemsiz hissedecek, bundan dolayı daha fazla söylenmeye başlayacak ve eşi daha da uzaklaşarak kısır döngü devam edecektir.

Her iki partner de, her birinin kendi olumsuz duygularıyla başa çıkma şeklinin sadece durumlarını daha da kötüleştirdiği olumsuz bir döngüde sıkışıp kalacaktır.

Böylece her iki partner de sıkışık ve çaresiz hissedeceklerdir.  Burada dikkat ettiyseniz eşlerin sorunlarını çözme girişimleri sadece daha fazla sorun üretmeye hizmet etmektedir. Açıkçası bu temel örüntünün birçok varyasyonu vardır ve SİZİN ilişkinizde tam olarak hangi döngünün geliştiğini anlamak önemlidir.  İşte bu döngüyü fark etmek ve bu döngüyü kırmak en iyi evlilik terapisti desteği ile çözüme kavuşmaktadır. Evlilik terapisti ve evlilik danışmanı sizin belirli döngülerinizi ve sizin nasıl bu döngüye sıkışıp kaldığınızı anlamanıza yardımcı olarak, aynı eski tartışma ve çatışmalardan kurtulmanıza yardımcı olacaktır.

Eşler, tartışmaların her birinin aslında kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılama ve yönetme biçimiyle nasıl sürdürüldüğünü anladıktan sonra, bu ilişki döngülerini değiştirmek için harekete geçmelidirler.

Eşler aslında birbirilerini göstermiş oldukları öfke ve kaçınma duygularının örtüsünü kaldırarak altında yatan savunmasız ve hassas duygularla daha fazla temas kurarak, çiftler ihtiyaçları ve korkuları hakkında daha içten ve samimi sohbetler yapmaya başlayabilirler. Örneğin bir evlilik terapisi seansında karşılaştığım örnekte şöyle bir durum söz konusu idi;

Eşi hastalandığında “neden kendine dikkat etmedin” şeklinde sık sık eşine çıkışan bir erkek, eşini daha da incitiyordu.

İlerleyen seanslarda kadın danışan, eşinin   bu öfke duygusunun altındaki gerçek duyguya baktığında eşinin “ kendini kaybetme korkusu” olduğunu fark etmiştir. Ancak  ortaya çıkan bu duygu eşini çok savunmasız ve çaresiz hissettireceği için bunu öfke yoluyla partnerine yansıttığını fark etmişti.

Böylelikle daha önce eleştirilmiş ve kötü hisseden eş,  şimdi partnerinin öfkesinin kendisi için ne kadar önemli olduğunu ve eşinin kendisine ne kadar yakın olmak istediğinin bir işareti olarak görmeye başlamıştır.

 Bu şekilde, evlilik terapisi süreci çiftlerin yeni bir tür döngüye girmelerine yardımcı olmaktadır. Bu durum da ilişki memnuniyetinin artmasına ve tartışmalarda azalmaya yol açmaktadır.

Eşler Neden Sürekli Kavga Ederler?

Çiftler, olumsuz etkileşim döngülerini kendi başlarına durdurmaları çok zordur. Bunun özel bir nedeni, çiftlerin genellikle her birinin diğerin döngüsünü başlatacak kırmızı çizgilerini iyi bilmelerinde yatmaktadır.

Eşlerden birisi diğerinin yarasına bastığında, yarasına basılan eş benzer şekilde karşıdakinin yarasına basmakta ve bu şekilde döngü devam etmektedir.

 Bu nedenle her partner, kendisini eşit derecede rahatsız ya da haklı hissedebilir ve bu nedenle bir konu her ortaya çıktığında, birbirleri ile tartışmaya ya da suçlamaya başlarlar. Ancak birbirlerini  anlama yolunda ilerlemezler. Bir çift terapisti, eşlerin birbirlerini suçlama döngüsünün dışına çıkmasına ve her ikisinin de kısır döngüye nasıl yakalandıklarını görmelerine yardımcı olabilmektedir. Bir çift terapisti, her bir eşe birbirleriyle yeni bir deneyim kazandıracak ve etkileşimlerinde bir değişim yaratmaya yardımcı olacak yeni etkileşimleri ve yeni iletişim yollarını deneyebilecekleri bir ortam oluşturmaktadır.

4. Eleştirel Olmaya Bir Son Verin..

Ne yazık ki, bir kişi eleştirel hale geldiğinde veya “sürekli söylenmeye başladığında”, diğer kişi saldırıya maruz kaldığını ve kontrol edildiğini hisseder ve çoğu zaman kendilerini eleştirerek veya sadece duygusal olarak geri çekilerek yanıt vermek zorunda kalırlar.

Bu şekilde, çiftler genellikle her ikisinin de karşıklı olarak birbirini eleştirdiği, görmezden gelindiği ve önemsi hissettikleri olumsuz bir döngüde sıkışıp kalırlar.

Zamanla bu olumsuz döngüler her iki partneri de daha uzak hale getirebilir veya bir partnerin her zaman memnuniyetsizliğini ifade ettiği ve diğer partnerin ise her zaman çatışmayı yatıştırmaya veya önlemeye çalıştığı bir duruma dönüşebilir.

5. Haklı Olmaya Neden Bu Kadar İhtiyaç Duyuyorsunuz?

blankHer tartışmayı kazanma hissi, her konuda haklı olma ve üste çıkma ihtiyacı duygusal olgunluğun yeterince olmadığının bir göstergesidir.

Eğer eşinizi gerçekten umursuyorsanız, kendi kendini güvende hissetmesini, onu aşağılamak, küçük düşürmek veya manipüle etmeyi istemezsiniz. Eşinizle mümkün olan her fırsatta kendi düşüncelerini doğrulatmaya neden ihtiyacınız olduğunu düşünmelisiniz. Siz ve eşiniz sürekli böyle bir ihtiyaca giriyorsanız, ilişkide daha derin bir sorun yaşıyorsunuz demektir. Bu durumlarda bir evlilik danışmanı ya da terapisti ile görüşmekten çekinmemelisiniz.

Her iki insan da cesaretle sorunu çözmeye karar verdiklerinde, sakin ve nötr bir ses tonu ile söylediklerine duygularını katmadan olayların kendi üzerindeki hissettirdiklerini açıkça karşıdakine ilettiklerinde iletişim kurmaya başlayacaklardır.

Bazen bir adım geri çekilmek ve asıl sorun unutulana kadar mücadele etmekten vazgeçmek bile  ilişkileri geliştirebilir. Haklı olduğunuzu çok emin olsanız  bile, o anda buna emin olmanın hayatındaki en önemli insana kötü ya da aptal biri olduğunu hissettirmeye değip değmeyeceğini düşünmelisiniz.

 6.Duygu ve Düşüncelerinizi Saklamadan Sakin Bir Şekilde İfade Edin.

Eşinize sinirlendiğinizde ya da canınız sıkıldığında onunla konuşmamanız, asla işe yaramayacak bir iletişim yönetimidir. Ancak birçok kişi stratejiyi uygular. Bu durum sizinle eşiniz arasında küskünlük yaratır ve yeni bir tartışma konusuna daha yol açabilir. İlerleyen teknolojiye rağmen, hala insanlar olarak birbirimizin zihinlerini okumakta yeterli değiliz. Bu yüzden karşımızdaki kişiyle iletişim kurmadan ne hissettiğimizi ve düşündüğümüzü anlamasını beklemek boş bir çaba olacaktır. Böyle yaptığımızda yalnızca karşımızdakine kendisini şaşkın, cezalandırılmış  hatta öfkeli hissettirmiş olacağız.

 Bir çatışmayı çözmek için karşı tarafa biraz güvenmek zorundasınız. Sizi rahatsız eden her ne varsa, dürüstçe ifade edebilirseniz (İşin içinde duygusal yoğunluğu katmadan) partneriniz büyük olasılıkla size kulak verecektir. Oysa çoğu partner karşı tarafın konunun üstünü kapatacağından endişe duymaktadır.

Eşinizle karşılıklı olarak iletişim ve tartışmanın sağlıklı yürümesi için bazı kurallar koyabilirsiniz: Örneğin; sessiz iletişim olmamalı, birbirimizin zihniniz okumamalıyız, yargılamadan birbirinizi dinlemeliyiz, öfkelenmek çözüm değil gibi.. Eğer eşiniz ya da partnerinizle güven sorunları yaşıyorsanız, mutlaka evlilik terapisi hizmeti almalısınız.  Çünkü güven konusunda mutlaka dışarıdan bir müdahale gerekli olmaktadır.

7.Kullandığınız Sözcükleri Özenle Seçin

blankKelimeler düşünceler olarak başlar, sonra davranışa dönüşür. Uzun vadede ise alışkanlıklara ve karakterimiz haline gelirler. Eşinize karşı sürekli olarak kullandığınız kelimeler, örneğin; bana patronluk taslama, sen kimsin gibi aşağılayıcı ve küçük düşürücü seviyesiz ifade ve cümlelerle bezendiğinde, zaman içinde kullandığınız bu kelimeler ile kendi karakterinizi oluşturmaya başlarsınız eşinizin değil.  Konuştuğunuz kelimeleri dikkatlice seçin ve bir tartışmanın ortasında nefes almak için mutlaka duraklayın. Kelimeleri birer ok gibi karşı tarafın kalbine fırlatmak bir ilişkideki iyileşme potansiyelini azaltmanın yanı sıra, kendi hayatınızı da çekilmez ve huzursuz hale getirecektir. Sevgi ve saygı çerçevesinde sözler seçmek aslında ilişkiyi güçlü temeller üzerine kurmanın ilk adımıdır.  Siz de karşılığında daha kibar kelimeler duymaya başladığınızı fark edersiniz. Unutmayın ki saygı kadar sevgiyi hızlı bir şekilde çağıran, öfke kadar sevgiyi ve yakınlığı hızlı bir şekilde uzaklaştıran baş duygu yoktur.

iki eşin çatışma (anlaşmazlık) yaşadıkları durumunu nasıl çözdüklerine dair olumlu ve olumsuz örnekleri bulabilirsiniz.

 Örnekteki konu şu; Ayşe, eşinin  kendisiyle ilgili olumsuz şeyler söylediğini duyuyor.

Olumsuz Çatışma Çözme Yöntemi Örneği

AYŞE: Sen nasıl bir insansın, sen zaten hep böyle yapıyorsun, dedikoducusun, ailenle hep arkamdan konuşup duruyorsun.

Ali: Asıl dedikoducu olan sensin, ya senin bana yaptıklanna ne demeli.

Olumsuz çatışma çözme yönteminde kişiler birbirlerine olumsuz sözlerle, suçlayıcı cümlelerle duygularını ifade ediyorlar ve sonuç olarak bu yöntemde kişilerin anlaşmazlıkları çözülmüyor. Bu yöntemde Ayşe, eşine neden dolayı kırıldığını söylememekte sadece Eşini suçlamalçtadır. Bu gibi suçlayıcı ifadelerde daha çok kişiler anlaşılmadıklannı hissediyorlar, gerginlik ve öfkeleri artıyor. Sonuç olarak da birbirlerini anlayamadıkları için anlaşmazlıkları çözüme kavuşamıyor.

Olumlu Çatışma Çözme Yöntemi Örneği

Ayşe: Seninle bir konuda konuşmak istiyorum bana zaman ayırır mısın?

Ali: Tabi ki konuşalım?

Ayşe: Seninle uzun zamandır birlikteyiz ve ben seni çok seviyorum, sen benim için gerçekten değerlisin. Sorunum olduğu zamanlar da benim yanımda oldun. Fakat, benim arkamdan ailene benim çok savurgan olduğumu söylediğini duydum. Bu beni çok incitti.

Ali: Seninle tartıştığımız zaman ben çok üzüldüm ve rahatlamak için birilerine anlatmak istedim. Seni üzmek istemezdim ben de seni çok seviyorum.

Ayşe: Ama ben arkamdan konuştuğunu duyunca çok üzüldüm ve gerçtekten hayal kırıklığına uğradım.

Ali: Özür dilerim bir dahaki sefere arkandan konuşmam.

Ayşe: Peki bundan sonra bana kırıldığın zaman gelip benimle paylaşsan nasıl olur?

Ali: Aslında haklısın senle konuşursam rahatlarım ve tıpkı şimdi olduğu gibi sorunumuzu da halletmiş oluruz.

 AYŞE: Ortak bir çözüm bulduğumuz için çok mutlu oldum. Beni dinlediğin için teşekkür ederim.

Ali: Ben de teşekkür ederim.

Olumlu çatışma çözme yönteminde kişiler birbirlerine konuşmak istediklerini ve aralarındaki anlaşmazlıkları çözmeye istekli oldukları mesajını veriyorlar. Özellikle anlaşmazlık yaşayan kişilerin konuşmaya başladığında olumlu cümleler kurması çözüm yolu bulmayı kolaylaştırıyor. Ayrıca olumlu çatışma çözme yöntemi örneğinde kişiler birbirlerine neden dolayı kırıldıldan ve duygularını olumlu bir şekilde ifade ettikleri, en önemlisi de birbirlerini dinledikleri için çözüm yolu bulmaya odaklanabiliyorlar. Böylece iki kişinin de istekleri, ihtiyaçlan göz önünde bulundurulduğu ve ortak bir çözüm yolu bulunduğu için rahatlıyorlar.

8.Yavaşlayın

blankEvlilik terapisinde sık sık vurgulanan stratejilerden biri de yavaşlamaktır. Bir çatışma yaşanıyorken, kendinizi öfkeli hissettiğinizde, partnerinizin ne söylediğine dikkat etmek ve takip etmek oldukça zorlaşır. Çünkü tartışmada taraflar çok hızlı düşünmeye başlar ve duygusal yoğunlukları çok artar.

Süreci yavaşlatın, böylece hızlı bir şekilde tepki vermeden eşinizin ne dediğini dikkatlice dinleyebilirsiniz. Cevap vermeden önce düşünmek için kendinize zaman ayırın. Söyleyeceğiniz şeyi biraz da olsa ertelemeye çabalayın.

 John Gottman, çiftlerin tartıştığı tüm sorunların yaklaşık üçte ikisinin çözümsüz olduğunu savunmaktadır. Bir tartışma konusu başka bir tartışma konusunu çağırıyor ve tetikliyor, bir süre sonra tartışma ilişkinin doğası haline geliyor. Sanki ilişki tartışmadan ibaret olan bir iletişim şekline dönüşüyor. Sadece tartışmaları biraz ertelemek ve tartışmaları günün her saati değil belli saatlerle sınırlamak gibi bu basit strateji bile ilişkinizi tamamen değiştirebilir ve aranızdaki artan gerilimleri belli ölçüde azaltabilir.

  9.Geçmişi Geçmişte Bırakın

Geçmişte yaşadığınız olumsuz olayları sürekli olarak düşünmek onları gündeme getirmek enerjinizin bölünmesine neden olmakta ve o an odaklanmanız gereken konuya odaklanmanızı engellemektedir.

İlişkide tartışmayı kimin kazandığına takılmak çocukça ve anlamsız bir davranıştır. Affetmek, daha iyi bir geçmiş umudundan vazgeçmektir ancak affetmek gelecek için umutlu olabilmenin ilk ve en önemli adımıdır.  Dikkatinizi bu ana, ilişkinizin şu anda olduğu konuya odaklamalısınız. Geçmiş kavga ve çatışmalarınızı bir kenara bırakmalısınız. Bu, ilişkinizi ileriye taşımanın en önemli yoludur. 

10.Çatışma ve Tartışmaları Çok Uzatmayın

blankEşiniz ile kavga ettikten sonra, tartışmanızın şiddeti ne olursa olsun, ilişkinizi hızlı bir şekilde tamir etmeye, düzeltmeye, özen gösterin. Eğer, eşinizin incinmesine, üzülmesine ya da kırılmasına yol açmışsanız, samimi ve içten bir özür dilemeniz aranızda bir çok şeyi değiştirebilir.

Örneğin akşam eşinizi ile tartıştınız ve sorunu çözemediğiniz için ayrı yataklarda yattınız. Sabah ilk ve en öncelikli işiniz  eşiniz ile oturmak ve konuşmak olmalıdır. Birbirinize hala kızgın olacağınız için eşinizin üzerine daha fazla gitmeye çalışmayın. Tüm gününüzün kötü geçmesini ve sürekli eşinizle olanları düşünmemek için en iyi adım hızlı şekilde aranızdaki gerginliği azaltmaya çalışın.

Sağlıklı çiftler, sorunlarını ve çatışmalarını hızlı bir şekilde çözmeyi amaçlar.

Birbirinizi bağışlayabildikçe her seferinde birbirinizin hata ve kusurlarını bağışlayabilme daha da kolaylaşacaktır. Unutmayın bir yemek soğudukça lezzetini kaybeder. İlişkide öyledir.

 Bağışlama konusunda elinizden geleni yapmanıza rağmen başaramıyorsanız bir evlilik terapisti ile görüşmek de çözüm olacaktır.

 

11.Kendinize Özen Gösterin

Kendinize saygınız yoksa karşıdaki kişi de size saygı duymayacaktır. Bununla beraber kendinizi umursamıyorsanız, bir ilişkiyi de önemsemezsiniz. Kaliteli bir yaşam,  kaliteli bir uyku, egzersiz yapmak, fiziksel bakımınızla ilgilenmek, kendinize zaman ayırmak,  yetenek ve becerilerinize yatırım yapmak: Kendinize yaptığınız tüm fiziksel ve duygusal yatırımlar kendinize olan saygınızı artıracak ve karşıdaki partnerin de saygısını artıracaktır. Kendinize zaman ayırmak ve kendinize saygı duymak ilişkiniz için önemli bir başlangıçtır. Sürekli eşinden hakaret duyan ama bunu durduramayan bir eş,  kendisine saygısı ve güveni olmayan bir kişiliği devam ettirdiği için sağlıksız bir evlilik ilişkisinin daha da kötüleşmesine neden olacaktır.

 12.Evlilik Danışmanına İhtiyacınız Var mı?

blankİlişki, Çift ve evlilik sorunlarınızda psikolojik desteğine ihtiyacınız varsa, evlilik danışmanı ve evlilik terapisti olan Dr. Hüseyin DOĞAN ile iletişime geçebilirsiniz.

 

 

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »
Scroll to Top